Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, son üç yılda ondan fazla okulun yapımının tamamlandığını, bu yıl yeni meslek lisesi ile bir ortaokulun, gelecek yıl ise iki yeni okulunda daha eğitime kazandırılacağına vurgu yaptı.
Çavuşoğlu, kademeli olarak tam gün eğitime geçeceklerini de sözlerine ekledi ve temel hedeflerinin öğrencilerin yoğunluklarını azaltarak daha esnek ders saatleri ile bedensel ve sosyal yeteneklerini geliştirmek olduğunu belirtti.
Bakan Çavuşoğlu katıldığı televizyon programında eğitim sistemi için en adaletli sistemin sınav endeksli sistem olduğunu dile getirerek, 2010 yılında ilkokullarda başarılı bir şekilde iki Merkezi Ölçme Değerlendirme sınavı yaptığını ve özel okullar da dahil olmak üzere katılım oranının yüzde 90 – 95 olduğunu ancak merkezi ölçme değerlendirme yapılamadığı için süreç endeksli değerlendirmeye geçilemediğini söyledi.
O dönemde yaptıkları merkezi sınavda elde ettikleri verilerde ülke ortalamasının 57 civarında olduğunu belirten Çavuşoğlu, 57'yi geçen okul sayısının sınırlı olduğunu ve birçok yerde okul ortalamasının üzüntü verici seviyelerde düşük çıktığını dile getirdi.
Buna bağlı olarak 2010 yılında geçici öğretmenlerin alımında da sınav düzenlediğini anımsatan Çavuşoğlu, bu yıl ortaöğretim ve mesleki tekniğe bağlı okullarda geçici öğretmen alımını KHK’nın yaptığı sıralama sınavına göre sırayla yaptıklarını, ilkokullarda da gelecek yıl yapacakları sınavla almayı planladıklarını dile getirdi.
Kamu Hizmetleri Komisyonu’nun düzenlediği sınav kurgusunun değiştirilmesi gerektiğini de belirten Çavuşoğlu, "600 puan üzerinde sıralamaya girerek hak elde ediliyor ancak bu 600 puanın içinde alan bilgisi çok düşüktür" ifadelerini kullandı.
“Öğretmen alımında sıralama sınavını, alan bilgisi üzerinden yapmayı daha doğru buluyoruz”
Çavuşoğlu, bu konu üzerinde yaptıkları çalışmalarda Anayasa ve Öğretmenler Yasası’nı yeterlilik, asıl yarışmayı ise öğretmenlerin alan bilgisi üzerinden yapmak istediklerini söyleyerek, “Öğretmen alımında sıralama sınavını, alan bilgisi üzerinden yapmayı daha doğru buluyoruz” ifadelerini kullandı.
Merkezi ölçme değerlendirme yaparak, öğrencilerin yeterliliklerinin karşılığı olan notların karşılaştırılması gerektiğinin de altını çizen Çavuşoğlu, ancak bunları yapabilmeleri halinde süreç değerlendirmesi yapabileceklerini ve ifade edilen öğrenci travmalarının önüne geçilebileceğini söyledi.
Finlandiya eğitim sistemini incelemiş ve yerinde tecrübe edinmiş biri olduğuna da dikkat çeken Çavuşoğlu, açıklamalarında, “Ailelerimiz çocuklarının çok daha iyi bir eğitim alabilmeleri için sabırsız bir şekilde telaş ediyor, çocuklar sabahleyin okulda öğleden sonra ise özel derslerde akşamlara kadar eğitim alıyor, para harcanıyor hatta ödevler beğenilsin diye öğrencilere yardım ediliyor veya etüt merkezlerinden yardım alınıyor” ifadelerine yer vererek, mevcut durumun çocukların gelişimini engellediğini ve yeterliliklerinin oluşmasını geciktirdiğini sözlerine ekledi.
“Süreç doğal haline bırakılması gerekiyor”
Çocukların hangi mesleğe yakın olacağını, akademik alanda mı ilerleyeceğini veya zanaatkar mı olacağını belirlerken bu sürecin doğal haline bırakılması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Her çocuk akademik yönde ilerleyecek diye bir şey yok. Bizim, çocukların hayatını yeteneklerine göre şekillendirmemiz gerekiyor.” dedi.
Programın devamında, öğrencilerin akademik başarısının yanında birçok hobisi ve sosyal becerisi olacak şekilde yetiştirilmesi gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, ortaya koydukları kademeli olarak tam gün eğitime geçiş vizyonunun temel hedefinin, öğrencilerin yaşadığı yoğunluğu azaltmak ve daha esnek ders saatleri ile bedensel ve sosyal yeteneklerini geliştirmek olduğunu belirterek, bu temel anlayış doğrultusunda tam gün eğitime geçeceklerini söyledi.
Çavuşoğlu yaşanan hademe krizine de değinerek, Devletin 2007 yılından beri taşeron alım sistemi uyguladığını, her yıl ihaleye çıkıldığını ve her yıl başka bir firmanın bu ihaleyi kazandığını veya kazanabileceğini söyledi.
İhtiyaçları doğrultusunda toplam sayının belirlendiğini ve bu sayı üzerinden ihaleye çıkıldığını belirten Çavuşoğlu, işçi alımına karışılmadığını dile getirerek, “150 öğrenciye bir hademe alıyoruz, bu kriterle hademe sayısını belirliyoruz ve ihaleye çıkıyoruz. Biz şirkete diyoruz ki bu okula dört tane hademe istiyoruz, ihale sahibi şirketse o okula dört tane hademe göndermek ve temizliğini yaptırmak zorunda." dedi.
Bu yıl da aynı şekilde hizmet aldıklarını belirten Çavuşoğlu, sorunun kaynağının Mayıs ayında pandemiden dolayı ihalenin yapılamaması olduğunu belirterek, o süre zarfında var olan firmanın hizmete devam ettiğini ancak asgari ücrete yapılan yüzde 37'lik bir artışın ardından 'biz bu ödemeleri yaparsak zarar ederiz' dediklerini ve bu artışı Maliye Bakanlığı’nın prosedürleri gereği ancak iki ay içerisinde yapabildiklerini kaydetti.
“10’dan fazla okul, onlarca laboratuvar kazandırıldı”
Gelen soru üzerine, okullarda yaşanan altyapı sıkıntılarının farkında olduklarını ancak aldıkları yolun görmezden gelindiğini dile getiren Çavuşoğlu, son üç yılda bu ülkeye hayırsever insanların yardımıyla 10’dan fazla okul kazandırıldığını, okul aile birliklerinin destekleriyle onlarca laboratuvar yapıldığını sözlerine ekledi.
Bunlara ek olarak bu yıl içerisinde Girne’ye bir ilkokul, İskele’ye bir ortaokul, Lefkoşa’ya ise yeni meslek lisesi yapılacağını ve altyapı olarak sıkıntı yaşayan okulların tadilatlarının kapsamlı bir şekilde gerçekleştirileceğini kaydeden Çavuşoğlu, “80 Milyon TL’lik kaynakla tüm okullarımızın bakım ve onarımlarını gerçekleştireceğiz. Yeniboğaziçi ve Erenköy’ü yıkıp yeniden yapmayı planlıyoruz. Kafamızda bir standart var ve her okulumuzu o standarda getirmeyi arzuluyoruz.” dedi ve atılacak adımlarla okulların fiziksel yapıları konusunda çok daha iyi noktalara geleceklerini söyledi.
“Dini Bilgiler Kursu’nu destekliyorum ama kayıtlı, izinli, müfredatlı olmak kaydıyla”
Din kurslarıyla da ilgili soru üzerine açıklamalarda da bulunan Çavuşoğlu, “Gerçekçi konuşacak olursak, bugün beni manşete alarak açıklama yapanlar bilmelidir ki, ben 2010 yılında bu ülkede bir dini eğitim talebi olduğunu ve bu eğitim talebinin okullarda karşılanması gerektiğini söyledim ve yaz döneminde müfredatı ile birlikte Dini Bilgiler Kursu açtım.” dedi.
Çavuşoğlu, zamanında bu kursları düzenlediği için eylem maksatlı kurs düzenlenen okulların kapılarının tekmelendiğini de hatırlatarak, bugün bu kursların okullarda olması gerektiğinin söylediğine dikkat çekti.
Gelinen noktada bu kursların izinsiz, kayıtsız ve gözden uzak ortamlarda düzenlendiğine dair söylemlerin yüksek sesle ifade edildiğinin ve yıllardır da bu şekilde düzenlendiğinin altını çizen Çavuşoğlu tüm hükümet dönemlerinde de bu talebin bu şekilde karşılandığını söyledi.
Çavuşoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı olarak gelen talepler doğrultusunda ortaokullarda Din derslerini seçmeliden çıkarıp zorunlu hale getirdiklerini de dile getirerek, Dini Bilgiler Kurslarının düzenlenmesini okullarda veya kayıtlı, izinli ve müfredatlı olmak kaydıyla belirlenen ortamlarda gerçekleştirilmesine destek vereceklerini sözlerine ekledi.